Küçüklüğümüzde edindiğimiz her türlü algılar üzerimize siniyor. Anne ve babam tarafından sevilmemişsem , " Ben sevilemem " inancını taşımaya başlıyoruz. Zaman su gibi akıyor ve geçen çocukluk anılarının birçoğu hatırlanmıyor. Yetişkin tarafımız büyüse de çocukluk döneminde olumsuz inançlarımız farkında olmadan bizimle yaşıyor. Çocukluk dönemi sorunları çözülmeden anne oluyoruz. Çocuk yapıyoruz. Bağlılık kuracak kişiyle yaşamımızı paylaşıyoruz.
Mutsuz bir evliliğiniz varsa eş olmak nereye kadar sizi idare eder? Annelik ne zamana kadar sizinle kalır ? Tükenen bir insan eşine ve çocuğuna nasıl fayda sağlar ? Kişiler , eğer eşinden mutluluğu alamamışsa gerçek anlamda sevdiklerine huzur veremez. Böyleyken çocuklara tablet verilir , anne kafasına taktığı sorularla meşguldür. Baba işe gider, eve gelmez. Çocuklar , ödev yapar ve ailesiyle sohbet edemez. Tüm aile bireyleri tek başına özgürdür ve kopuk iliskiler yumagında bir olduklarını zannederek yaşarlar.
Zanlarımız ne zaman bozulur ? Beklentilerimiz karşılanmadığında ve kalbimiz acıdığında, canımızdan can kopar ve farketmeye başlarız. Mış gibi yaşamdan gerçek hayata dönmeye ihtiyacımız var. Başkalarının hayatı, mutluluğu, evliliği, işi ve hayatıyla kendimizi kıyaslamaktan özgür olamıyoruz . Halbuki, bozulan ilişkileri onarmak mümkündür.
Birbirimizden kopuk bir aile sistemi oluştuyoruz. Bu gerçekten korkutucu bir hal aldı. Gelecek nesiller de sıcak bağ kuramayan insanlardan oluşacak.
Gelin şu anki kopuk aile sisteminden istifa edelim. Yeni bir anlayış ve farkındalıkla aile sistemimizi olusturalım. Kadın ve erkek hırslarımıza yenilmeden sadece insan olarak birbirimizi anlamaya çalışalım. Gerisi zaten kolaylıkla gelecektir. Herkese umut dolu zamanlar diliyorum.
Daha Fazla