Zaman aşımına uğrayan davalar vardır. Bazısı yıllar geçse de üzerinden ortaya çıkar. Bazısı da davadan düşer. İnsan hayatında da bazı görevler vardır ; tıpkı zaman aşımına uğramış davalar gibidir. Son yıllarda işkolik olan babaların babalık görevinden istifa etmesi , çocuklarının ve eşlerinin mutsuzluğuna sebep olmaktadır. Belki yıllardır erkekler eve para getirmek için saatlerini harcayıp çocuklarının sohbetlerinden mahrum kaldılar. Onlara sarılmaktan , neşe vermekten ve birlikte vakit geçirmekten hep vazgeçtiler. İş yerinde başarılı oldular ama babalık gorevinde iflas ettiler. Bu durumun toparlanması mümkün mü ?
Babalık hangi değerler üzerinden inşa oluyor ? Belki bu kavramı yeniden çercevelemeye ihtiyacımız var.
Geçmişte babanızı nasıl hatırlıyorsunuz ? Sürekli işiyle meşgul ve akşam eve gelince televizyon izleyen birisi miydi?
Ya da sizinle oturup bir konu hakkında konuşup fikrininizi alır mıydı?
Birlikte dışarı çıkıp gezmeye gider miydiniz ?
Annenizle arası nasıldı ? Kavgalarında sürekli arada kalır mıydınız?
Bunları uzatmak mümkündür.
Günümüzde babalar neden evde yok? Neden sürekli iş pesindeler? Para kazanma hırsı doymak bilmeyen bir mecra , insanlar parayı yeterli şekilde kazanıyor ama daha iyisi olması adına mutluluktan vazgeçiyor.Tatmin kısmını bir türlü yakalayamıyoruz. Daha fazla haz derken yıllar geçiyor. Sezen Aksu'nun yetinmeyi bilir misin? Şarkısındaki gibi sana verdiği kadarıyla hayatı kabul edebilir misin? Sorunun cevaplarını bulmaya kendimizi adamamız gerekiyor.
Türkiye de yaşamak her zaman zordur. 1980 ve sonrası aile kurmak ve bir yerlere gelmek gerçekten ciddi fedakarlıklar getirdi. Babalarımız evde olamadı. Buna rağmen çocuklarıyla iletişim kurabileni takdir etmekte hakkımızdır. Ya şimdi? Herşey yolunda ve refahımız yerindeyken ailemizde mutlu olmamıza engel olan ne?
Tüm engel, bağ kuramamaktır. Kendimizi iyi ve değerli bir baba ve eş olarak görmemektir.Herşey bahane aslında , ne yüksek artış gösteren fiyatlar ne de geçmişte Türkiye'nin yaşadığı zorluklar ; herşeye rağmen kenetlenemediysek işte bütün mesele budur.
Kenetlenebilmek nasıl mümkün?
Birincil önceliğimi aileme bakmak değil de onları mutlu etmek olarak değiştirdiğim zaman, hatta eşime daha itinalı olurum. Kadın mutluysa tüm ev mutlu olur. Bu felsefeyi edinsem belki de hiç olmadığım kadar mutlu olurum. Bir ailede bir kişinin mutluluğu domino etkisi yaratır diğerleri de bundan etkilenir. O zaman felsefemiz mutluluğa kenetlenmek olsun.
Bu yazıda sadece babalar üzerinden gittik. Diğer yazımda annelikte iflas nasıl oldu? Ona bakıyor olacağız. Sevgiler.
Daha Fazla